TEŞMİT

‘Teşmit, lügat olarak tebrik anlamına gelir.

Dinî bir tabir olarak teşmît, hapşıran (aksıran) kimse, ‘elhamdülillah’ dediği takdirde ona ‘yerhamükallah’ (Allah sana rahmet kılsın)!’ diyerek hayır ve bereket dilemektir. Aslında hapşırana dua etmek İslam'a has bir adet değildir. Diğer milletlerde de birtakım güzel temennilerde bulunulduğu görülür. Ancak İslâm dini bunda ısrar etmiş ve bütün ümmeti kapsayan bir formüle bağlamıştır.

Aşağıda verilen Hadis-i şerifin söyleniş şekli, sarih (açık ve kesin) emir ifade etmesi sebebiyle hükmün vâcib olduğunu ifade eder. Ancak İslâm uleması teşmit'in vücûbuna (vacip olduğuna) hükmetmez, müstehap olduğunda ittifak eder.

Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: ‘Rasûlullah (s.a.v.)’ın yanında iki kişi hapşırdı. Efendimiz, bunlardan birine teşmitte bulundu (yani ‘yerhamukâllah!’ dedi), diğerine teşmitte bulunmadı. Niye böyle davrandığı sorulunca:

“Şu, Allah Teâlâ'ya hamdetti, öbürü Allah Teâlâ'ya hamdetmedi!” cevabını verdi.[1]

Ebû Hüreyre (r.a.) anlatıyor: ‘Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Allah hapşırmayı sever, esnemeden hoşlanmaz. Öyleyse sizden biri hapşırır ve Allah'a hamd ederse, bunu işiten her Müslüman üzerine, yerhamukâllah demesi hak (bir vazife)dir. Ancak esnemeye gelince, işte bu, şeytandandır. Biriniz namazda esneyecek olursa, imkân nispetinde kendini tutsun ve hah diye ses çıkarmasın. Zira bu, şeytandandır, şeytan kendisine gülüyor demektir.” [2]

Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: “Rasûlullah (s.a.v.) buyurdular ki: “Bir Müslüman’ın diğer bir Müslüman üzerinde beş hakkı vardır: ‘Selamını almak, davete icabet, cenazeye katılmak, hasta ziyareti, ‘elhamdülillah!’ dediği takdirde hapşırana ‘yerhamukallah’ (diyerek teşmitte bulunmak).[3]

Aksırma anında, insan vücudundaki kanın büyük bir kısmının akciğerde toplanarak oksijenle buluşup kısa sürede temizlendiği ve kirli karbon gazının da aynı şekilde kısa sürede dışarı atıldığı tıp ilmi tarafından açıklanmaktadır. Bu olay insan için bir şifadır, rahmettir ve sağlık yenilemedir. İşte bunun için aksıran kimse, Allah (c.c.)’ın kendisine verdiği bu rahmetten dolayı şükür ifadesi olarak hamd eder. Yanındaki Müslüman’ın da onun bu şükrüne karşılık olmak üzere Allah (c.c.)’ın verdiği bu rahmetin devam etmesi dileğinde bulunur. Buna karşılık da her iki Müslüman’ın üzerinde bulundukları hidayet yoluna devam etmeleri temennisiyle karşılıklı bu güzel dua töreni sona erer.

Müslüman kişinin hayatının her hali, her dakikası kendisini yaratan ve yaşatan ve ona İslâm nimetini veren Allah (c.c.)’a şükür ve itaat ile geçmelidir. Çünkü o bilir ki, şu kısa dünya hayatı, sonsuz ahiret hayatının sınava hazırlanma süreci gibidir. Bu sürecin her anını sınavı yapacak büyük Rabb’in istediği şekilde değerlendirmek en akıllıca bir iştir.



[1] Buhârî, Edeb, 127; Müslim, Zühd, 53, (2991); Ebû Dâvud, Edeb, 102, (5039); Tirmizî, Edeb, 4, (2743); Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi,İ. Canan, 10/193.

[2] Buhârî, Edeb, 125, 128, Bed'ül-Halk, 11; Müslim, Zühd, 56, (2994); Ebû Dâvud, Edeb: 97, (5028); Tirmizî, Salât, 273, (370), Edeb, 7, (2747, 2748); İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, 10/196.

[3] İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, 17/108.