TAHAFFUZ

‘Tahaffuz’ insanın kendisini tehlikelerden koruması, sakınması demektir.

İnsanın güzel ahlâkını bozmaması için cimri, çekemeyen, hiddetli, korkak ve bunun gibi kötü huylu kişilerle sohbet etmekten, bunlarla arkadaş olmaktan kaçınması gerekmektedir. ‘Huy hırsızdır, çalıcıdır; sohbet etkileyicidir’ sözü sohbet ile huyun diğer kişiye geçebileceğini anlatması bakımından önemlidir.

Bir de asıl dikkat edilmesi gereken, ‘dışı sofi, içi fasık’ olan münafıklardan ‘dışı dost, içi düşman’ olan sahtekârlardan ve ‘dışı dürüst, doğru, içi hainlikle dolu’ hilecilerden korunmak olmalıdır.

İnsan bir kere böyle içi başka dışı başka münafık, sahtekâr ve hilekâr kişilerin zulüm ve haksızlık ağına düşünce bir daha kendisini kurtaramaz ve ağ içinde dolaştıkça dolaşır.

İnsan vücudunun bulaşıcı hastalıklardan ve tehlikeli dertlerden korunması nasıl gerekli ise ruhun ve huyun da böyle kendine has tehlikeli hastalıklardan korunması aynı şekilde gereklidir.

Ahlâk alanında bir klasik hüviyetinde olan Kınalızâde Ali Efendi’nin Ahlâk-ı Alâî’sinde “Ahlâki Faziletler”in dört ana umdesi şöyle açıklanır: “Hikmet, şecaat, iffet ve adalet.” Ve Kınalızade, bu dört umdenin alt basamaklarını şöyle sıralar:

Hikmet’in muhtevasında şunları zikreder:

1. Zekâ,

2. Sür’at-i fehm (çabuk anlama),

3. Safa-yı zihn (zihin duruluğu),

4. Sühulet-i taallüm (kolay öğrenme),

5. Hüsn-ü taakkul (doğru düşünme),

6. Tahaffuz (belleme, sakınma)

7. Tezekkür (düşünme).

Tahaffuz’u da şöyle açıklar:

Bu öyle bir melekedir(karakter haline gelmiş huy) ki, onunla nefis düşünüp elde ettiği aklî ve değişken suretleri gerektiği gibi hafızasına kaydeder. [1]

Bu durum bize, ‘tahaffuz’ olmadan ‘hikmet’in; ‘hikmet’ olmadan ise ‘Ahlâkî Faziletlerin’ tam olamayacağını bildirir. Binaenaleyh insanın kendisini koruması, kişinin ahlâkî seciyelerinin yüksekliğini gösterir.



[1] nalızade Ali Efendi, Ahlâk-ı Alâi,  97-98.