NEZAFET

‘Nezafet’, temizlik, temiz olma ve düzenlilik demektir.

Bu özelliği şahsında bulunduran kimseye ‘nazif’ denir. Müslümanlar erkek çocuklarına bu anlamda ‘nazif’ ismini; kız çocuklarına da yine aynı anlamda ‘nazife’ ismini koyarlar.

Nezafet’in içerdiği temizlik anlamı yalnızca beden ve fiziki temizlik değildir. Beden, akıl ve kalbin de temizliğini ifade etmektedir. Bu üç temizlik bir insanda birleşirse o insanda tam anlamıyla özyüreklilik ve namusluluk ortaya çıkar.

Ruhun temizliğini tamamlayıcı bir nitelikte olan utanmak (haya) duygusu ve kötü duyguları silip yok etme olmadıkça kalpte temizlik erdemini aramak boşunadır. Bunlar sürekli olarak, gerçek bir arkadaş gibi kalbin temizliğini beslerler.

Yarattığı her şeyde nezafeti esas alan Rabbu'l-Âlemin, eşref-i mahlûkat olarak yarattığı insanın hayatını da bu esas üzerine bina etmiştir. Koyduğu kanunlar gereği, insan bedenini, yaşadığı yeri, mekânı, yediği içtiği şeyleri ve kullandığı her şeyi temiz tutmayı, tanzif etmeyi esas kılmıştır. Aksi takdirde en büyük sermayesinden biri olan sağlığını kaybetmeyle karşı karşıya bırakmaktadır. Aslında, her mahlûkun kendi dünyasında nezafetin yeri vardır. Mesela, aslan avını avlar, ağzı burnu kan revan içinde kalır. Sonra oturur kendi temizliğini yapar.. kedi köpek de aynı şekilde hemen her tarafını yalanarak temizler.. kuşlar da her fırsatta kanatlarını, tüylerini temizler. Diğer bazı mahlûkat yaşadığı yerleri tanzif ederler. Hâsılı her birinin kendine has bir nezafet anlayışı vardır. Biri için pis olan bir şey diğeri için olmayabilir.

İnsana gelince, onun yiyeceğinden içeceğine, kullanacağından kazanacağına hemen her mevzuda onun için temiz şeyler belirlenmiştir. Bunun yanında yalnızca pis olan üç beş şeyi sayarak onun için temiz olan helal dairesinin çerçevesi çizilmiştir. (Bu demektir ki, helal dairesi çok geniştir, saymakla bitmez. Haram kılınan üç beş şey zikredilmek suretiyle, sayılamayacak kadar çok olan helallerin bulunduğu dairenin çerçevesi belirleniyor) O'nun Sevgili Habibi, insanlığın biricik Muallimi, insanoğluna, kendine yakışan değeri tekrar iade buyurmuş ve yine ona yakışan bir temizlik içinde yaşayacakları aydınlık bir hayatı talim buyurmuştur. Pek çok ibadet için guslü, namaz için abdesti, etrafın, üst başın temizliğini, bedenin temizliğini öngören bu hayat denebilir ki, her şeyin temizliğini esas almıştır. Hatta bir hadislerinde Efendimiz, ümmetine ağır gelmeyeceğini bilse her namazın  öncesinde ağız temizliğini şart koşacağını ifade eder ve bunu tavsiye eder.

Allah (c.c.) Nazif olduğu için kullarının da böyle olmasını istemektedir.

İbnu'l-Müseyyeb (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v) demiştir ki: “Allah Teâlâ münezzehtir, (halde ve sözde) nezîh olanı sever; naziftir, nezâfeti sever; kerîmdir, keremi sever; cömerttir, cömertliği sever. Öyle ise avlularınızı temizleyin ve Yahudilere benzemeyin.” [1]

İlâhi prensiplerin ve kötülüklerden arınmış aklın istediği İslâmi temizlik ve özellikle Peygamber Yolu (sünnet) olan temizliklere dikkat etmek de dünyada sağlık ve afiyete, ahirette de saadete neden olacak prensiplerdir.

İnsan sağlığı üzerine yazılmış bütün yazılarda, kitaplarda hastalıkların çoğunun temizliğe yeterince dikkat edilmediğinden ileri geldiği söz birliği ile vurgulanmaktadır.

Temizliği imanın yarısı olarak kabul eden bir dinin mensupları olarak temizliğe dikkat edip insanlığa örnek bir Müslüman olmalıyız.



[1] Tirmizî, Edeb.