HAMİYYET

      

‘Hamiyyet’ sözlükte, ateş ve güneş gibi sıcak şeylerden ve vücuttaki ısı gücünden çıkan sıcaklık, kızgınlık anlamındadır. Herhangi bir olay karşısında kişinin içinde uyanan kızgınlık ve öfkeye ‘Hamiyyet’ denir.

 

‘Hamiyyet’, bir ahlâk terimi olarak, namus, vatan, din gibi yüksek değerleri koruma; bunlara saldırılması halinde öfkelenme ve savunma için harekete geçme; kişinin utanç verici bir işi yapmaktan kaçınması ve aralarında kan bağı bulunanlarda mevcut birbirini koruma duygusu, hukuka titizlik, insan onuruna ve hayra düşkünlük demektir.

 

Kur’an-ı Kerim’de buyurulur: “O zaman inkar edenler, kalplerine hamiyyeti, o cahiliyye hamiyyetini koymuşlardı. Allah da elçisine ve müminlere huzur ve güvenini indirdi; onları takva kelimesine bağladı. Zaten onlar buna layık ve ehil idiler. Allah, herşeyi bilendir.” [1]

 

Bu ayette, cahiliyye döneminde eğitilmemiş, imanla yatışmamış kaba insanların birden öfkeye kapılıp kızmaları, kaba davranışları açıklanmıştır. Cahiliyye kibir ve gururu ile hareket eden müşrikler, müslümanların Mescid-i Haram’a girmelerine engel olmuşlardı. Hudeybiye’de, onların bu kaba davranışı karşısında, onlara karşılık vermemek, müminlere ağır gelmişti. Fakat Allah (c.c.) elçisinin ve müminlerin üzerine ‘sekine’ indirerek onları takva sözüne bağladı, gönüllerine sabır verdi, ihtiyatlı olmaya yöneltti. Olanları serinkanlılıkla karşıladılar, günahsız insanların kanına girmekten korundular. Zaten onlar, aşırı hareketlerden korunmaya layık, tevhide bağlı ve ehil insanlardır.

 

Ayette kötülenen, ‘cahiliyye hamiyyeti’dir. Hamiyyet kelimesi, cahil kelimesi ile birlikte bilinçsiz, haksız öfke, gurur ve kabalık anlamını ifade eder. Çünkü cahil kelimesi de, düşünmeden kaprislerine göre hareket eden, hemen öfkeye kapılan demektir. Cahiliye hamiyyeti, bencil insanın kaprisi yüzünden öfkelenmesi, kibir ve gurura kapılmasıdır. Kur’an bu tür cahiliyye hamiyyetini kınar. [2]

 

Hamiyet, kutsal değerleri korumaya karşı gösterilen titizliği ifade eder ki bu, yüksek bir meziyettir. Batıla saplanmak, kaba cahillerin yapacağı bir iştir. Aydın insan, namusuna, manevi değerlerine ve onuruna düşkün, kişilikli, hamiyyetli insandır.

 



[1] Fetih sûresi,  48/26.

[2] S. Ateş, Kur’an Ansiklopedisi.