İSMET
‘İsmet’, kötülük ve günahlardan korunmuş olma, masum olma
demektir.
İsmet, peygamberlerde bulunması vacip olan sıfatlardan
biridir. Peygamberler, insan olmaları nedeniyle günah işleme gücüne
sahip oldukları halde, Allah (c.c.) tarafından korunmuşlardır. İşte,
onların bu özellik ve sıfatlarına ‘İsmet’ denir. Çünkü peygamberler,
gerek sözlerinde ve gerekse davranışlarında kendilerini lekeleyecek,
değerlerini düşürecek bütün hatalardan korunmuşlardır. Örneğin;
peygamberler peygamberliklerinden önce ve sonra en büyük günah olan
Allah’a şirk (ortak) koşmaktan korunmuşlardır. Yine ilahi görevlerini
yerine getirip, yine Allah’tan aldıkları vahy’i insanlara bildirirken
unutmaları ve hata etmeleri, onlar hakkında geçerli değildir.
Peygamberlikten önce az görülür küçük hatalar yapmaları mümkün ise de
peygamber olmaları ile birlikte davranışları Allah (c.c.) tarafından
düzeltilir. Peygamber olduktan sonra ise kesin olarak büyük günah
işlemezler. Ancak, bir takım hikmetlere uygun olarak kendilerinden
“sehven zelle” denilen küçük hatalar meydana gelebilir, fakat onları
kendi hallerine bırakmazlar. Peygamberlerde bunda ısrar etmezler
peygamberlerin amel defterleri tertemizdir. Onlara günah adına bir şey
yazılmaz.
Peygamberlerin ismet sıfatı yani ‘masum’ olmaları konusunda
bazı farklı görüşler vardır. Bir kısım, insanlar içinde masum olanın,
yani peygamberlerin, isyan etme ve günah işleme gücüne sahip
olmadıklarını iddia ederler. Bir diğer grup ise, isyan ve günahın
onlar için de mümkün olduğunu düşünürler. Bunlar hür iradeyi inkâr
etmezler. Masum olmanın; zorla yaptırmaya varmamak şartı ile, Allah’ın
insanda yarattığı bir şey olduğu ve insanın onunla isyana
kalkışmayacağını bildiği şekilde ortaya koyarlar. Bu görüşe sahip
olanlar, ismet sıfatının, günah işleme gücüne sahip olmama tarzındaki
birinci anlayışın yanlışlığına akıldan şöyle bir delil getirirler.
Eğer durum onların dediği gibi olsaydı, masum olan, bu ismetinden
dolayı övülmeye hak kazanamazdı ve emir, yasak, sevap, ceza gibi
hususlar anlamsız olurdu. Bu görüş taraftarları nakli delil olarak da
Kur’an-ı Kerim’den “De ki, ben de sizin gibi bir insanım.”
(Kehf
sûresi, 18/110. )
“... Ve Allah katında başka ilah tutma”
(İsra sûresi, 17/39.);
“Eğer biz seni sağlamlaştırmamış olsaydık and olsun, onlara
neredeyse yaklaşacaktın” (İsra
sûresi, 17/74.) ve “Ben kendimi
terbiye (temize çıkarma) edemem...” (Yusuf
sûresi, 12/53) ayetlerini gösterirler.
Ma’sum olmanın yani ismet sıfatının mümkün olduğuna dair de
dört sebep gösterilir :
1-
İsmet sıfatına sahip olan
peygamberlerin bedeninde veya nefsinde, kötülükten alıkoyan bir
alışkanlığı gerektiren bir özelliğin bulunması.
2-
İsyanların yerilmesi ve
itaatin övülmesini bilmeleri.
3-
Bu bilgilerin Allah’tan
devamlı gelen açıklama ve vahy ile desteklenmesi.
4-
Unutma veya uygun ve doğru
olanı terk etme kabilinden bir şey kendisinden meydana gelmiş olsa,
uyarılır ve kendisine doğru olanı gösterilir.
İşte, bu dört özellik bir araya
geldiğinde de şüphesiz kişi günahlardan masum olur. (Şamil İslâm
Ansiklopedisi)
|